1)
Kimse sunum esnasında kazanç planını dikkatlice
dinlemez:
Ben eminim, ben dahil kimse
dinlemiyordur; kazanç planını göstermeye başladığınız anda insanlar kulağını
kapatır, anlamaya çalışmaz. Çünkü önyargılar çalışmaya başlar. Bu yüzden
arkadaşınızın kaydını ne zaman yapıyoruz sorusunu yöneltmek için aradığınızda
size bir çok bahane bulacaktır. Mutlaka arkadaşınızın nereyi anlamadığını
çözmeniz lazım, belki tekrardan kısa bir kazanç planı anlatımı gerekecektir.
2)
“Paraya ihtiyacım yok” derler:
Bizler kanaatkar bir toplumun
vatandaşlarıyız. Doğduğumuz andan itibaren azıcık aşım ağrısız başım mantığıyla
yetiştiriliyoruz; girişimcilik öğretilmiyor bize. Maaşlı çalışmanın dışında pek
de bir seçenek sunmuyor ailelerimiz ne yazık ki. Orta ve orta alt sınıf bir
aileden geliyorsak pek riski sevmiyoruz ve garanti gördüğümüz memuriyet, maaşlı
bir hayatı tercih ediyoruz.
Arkadaşlarımıza parayla olan
sorunumuzu çözmemiz gerektiğini anlatmamız lazım. Bilgi çağında para kazanmanın
sadece ortaya zaman konularak olmadığını, para kazanmanın daha garantili ve
eğlenceli yollarının olduğunu anlatmalıyız.
3)
“Etik değil” derler:
Çünkü varolan sistem hepimizi
bencil yetiştirmiş, adına patron denilen ve işlerin en başında olan adamın
bütün parayı kazanmasını dilerler; çünkü bir gün kendilerinin de patron olup
bütün pastayı yeme sıralarının gelmesini düşlerler. Oysa dünyada bambaşka
sistemler de vardır. Arkadaşlarınıza klasik ticaretin “etik” kavramlarından bahsediniz.
A)
Duvarında “bu iş yerinde askeri ücret uygulanır”
yazan bir ülkede biz etik değiliz, insanlara hayatta kalacak kadar para verilen
dünyayı reddediyorum; diyebilirsiniz.
B)
Hiçbir özel sektör veya kamu kurumunda
yöneticiniz veya üssünüz belki patronunuz size bir gün benim olduğum yerde
olabilirsin demeyecektir, bizim ticaretimizde bütün amacımız senin de en kısa
zamanda benim olduğum konumlara yükselmen; diyebilirsiniz.
C)
Bizim işimizi ciddiye almamışlardır, emek
olmayan, sadece yeni başlayanların çalıştığı bir sistem olarak görürler, arkadaşınıza
onun kendini geliştirebilmesi için ona yardım edecek bir sürü liderinin
olduğunu söyleyebilirsiniz.
4)
“Piramit” derler her zaman:
Bugün hiç gösteremezler ki
herhangi bir organizasyon piramit şeklinde olmasın. Bugün devlet ve özel
sektör, birçok kuruluş ve aileler bile bir piramittir. Piramitler ayrıca
Mısır’da bulunur ve dünyanın 7 harikası içindedir. Piramitlerin kötü görünmesi,
kötü niyetli insanların bunu hep kullanmasıdır. İnsanoğlu hep kısa yoldan
zengin olmanın peşindedir ve bu uğurda bir çok varlıklarını kaybederler. Özel
bir şirkette çalışan bir arkadaşınız işimizin piramit olduğunu söylerse ona çok
rahatlıkla kendi işinin de bir piramit organizasyona sahip olduğunu
anlatabilirsiniz. En başta bir ceo vardır, altında yönetim kurulu, altında
müdürler, altında bölüm şefleri ve yardımcıları, altında ürün sorumluları,
altında satış şefleri ve en altta satış personelleri vardır. Klasik bir
piramitte kimse size bir gün bir üste atlayacağınızı söylemez ve bunun için
çabalamaz; çünkü sizin yükselmeniz demek onların işsiz kalması demektir. Ve en
alttakiler her zaman en az kazanmaya mahkumdurlar.
Network ‘te ise herkesin
ilerlemek için eşit fırsatı ve eşit desteği vardır. Şirket ürün satışından elde
ettiği karı ona yardımcı olan temsilcilerine paylaştırır. Ben ömrü hayatımda
görmedim ki, trilyonluk satış yapan bir firmada ceo tüm çalışanlarına kar payı
dağıtsın…
5)
“Vaktim yok” derler:
Olmaz tabi, tüm gün, ortalama
10-12 saat çalışınca insan 1000 lira maaş için, normal olarak vakit kalmaz
hiçbir şeye. Eve gelindiğinde bulaşık çamaşır, görev gibi facebook televizyon
derken zaman uçar gider. Araştırmalar gösteriyor k i toplumun en fakir olan
bölümü hep vakitsizlikten şikayet ediyor çünkü uzun saatler çalışıyor, parası
yok dışarı çıkamıyor ve televizyona çok vakit harcıyor. Herkesin boşa geçirdiği
zamanlardan arttırabileceği zamanı vardır; her gün aynı şeyleri yaparak
hayatımızın değişmesini bekleyemeyeceğimizi söyleyebilirsiniz.
6)
“Ben yapamam ” derler:
Yapamayacağını düşünürsen tabi ki
yapamazsın, sonuçta hiçbirimiz bu işi bilerek doğmadık. Bu işi yalnız
yapmıyoruz ki, işin güzelliği de burada zaten, dünyanın hiçbir organizasyonunda
olmayan destek ve birliktelik. Üstlerinizin görevi size eğitim vermek size
destek olmak, sizin göreviniz ise onları uygulamak, hepimiz özgüvensiz
yetiştirildik. Arkadaşınızın her daim yanında olacağınızı belirtin ve olun.
7)
“Ben Ahmet Abi’me danıştım, bu iş olamaz diyor”
derler:
Ahmet abi öncelikle bizim
işimizle uğraşmış mı ? alakadar olmuş mu öğrenmek lazım; neye dayanarak olmaz
diyor? Bizim Türk milleti konuşmayı çok sevdiği gibi, kimsenin kendisinden de
daha fazla başarılı olmasını istemez.
Burada dikkat edilmesi gereken
nokta Ahmet abi bu hayatta ne başarmıştır? Nasıl bir işte çalışıyordur, vizyonu
nedir ? Bu hayat neyi başarmıştır ki insanların hayatlarını etkileyebilecek
kararları kendi başına verebiliyordur.
Çok güzel bir örnek var bu
konuyla ilgili. Bir gün giderseniz gecekonduda oturan birinin evine ve bir gün
boğazda ev almak istediğinizi söylerseniz size güler ve bunu başaramayacağınızı
söyler. Ama boğaza gider, orada evi olan biri ile konuşup, gerçekten istersen
yapabilirsin der.
Arkadaşınızı da anlayın, o da
sizin bir zamanlar olduğunuz gibi, kararlarını başkasına aldırıyor; yardımcı
olun.
8)
“Param yok” derler:
Onu biliyoruz zaten, amacımız
beraber para kazanmak. Arkadaşınızı rahat hissettirin, sonuçta amacınız ona
sadece ürün satmak değil, onun hayatına dokunmak, değiştirmek. Size bırakın
milyarları, bin liraların kapısını açacak bir ticarete param yok diyemezsiniz.
Para istenildiğinde bulunan en kolay şey,, bizim amacımız sürekliliğini
sağlamak.
Bir hayal edin; ederi 200 bin
lira olan bir evde kiracısınız, ve bir akşam ev sahibiniz arıyor, yarın
ameliyat olması gerektiği için 50 bin liraya ihtiyacı olduğunu söylüyor, eğer
sabaha kadar bu parayı bulursanız size evi 50 bin liraya bırakacağını söylüyor,
o parayı bulursunuz değil mi ? 1000 kişiyi arar 100 ‘er 1000’er lira ister yine
bulursunuz. Bizim ona sunduğumuz fırsatın büyüklüğü de bu boyuttadır. Dışarıda
2000 liraya çalıştığı işiyle hayatı boyunca ev alamayacak.
9)
“Sistem tıkanır!” derler:
Favorimi sona sakladım. Sona
kalacak birçok insan olacağını ve bu bir çok insanın hiç para kazanamayacağını
iddia ederler. Bu konu üzerine de uzunca durmak istiyorum.
a)
Öncelikle herkes bir ürün alır, bu ödediğiniz
paranın karşılığıdır. Sonuçta ödediği paranın karşılığını almıştır herkes.
b)
Her ticaretin bir zaman faktörü vardır. Network
‘le uğraşmayan şirketler de tıkanabilir, misal UFO gibi, herkes UFO alırsa şirket
tıkanır, ama birilerinin de UFO’su bozulacak ve yenisini alacaklardır. Kapıya
ip gibi dizilse tüm Türkiye 1 senede maksimum 120 bin kayıt alınabilir, nüfus
75 milyon; ayrıca her sene 1 milyon kişi 18 yaşını doldurmaktadır.
c)
Herkes bu işi yapsa ne olur bu dünyanın hali.
Bunu ben de çok düşündüm ama her iş bir tercih meselesidir. Bugün diğer
mesleklerdeki eleman fazlalığından dolayı inanılmaz bir “ucuz iş gücü”
oluşmuştur. Öğretmenliğe 5000 lira verildiği günlerde bazı insanlar network
yapmamayı tercih edebilirler, sorun değil.
d)
BMW eğer bir gün herkesin BMW sahibi olup artık
araba satamayacaklarını düşünseydi, fabrikayı çoktan kapatırdı, ama hala BMW’si
olmayan insanlar var ve hiçbir zaman herkesin BMW’si olmayacak.
e)
Dünyada 6,5 milyar insan var; eğer Google’dan
biraz incelersek bu sayının 1900’lü yıllarda 1,5 milyar olduğunu görürüz . Yani
ortalama 5 sene içerisinde 8 milyarlık bir nüfus olacak tüm dünyada.
Uzun lafın kısası:
Kimse ilk anlatıldığında işi tam
olarak anlamaz çünkü dikkatli dinlememiştir. Görevimiz insanların gözünü
açabilmek. Güvenli gördükleri işlerinin ve hayatlarının aslında ne kadar riskli
olduğunu göstermek, şu an riskli olarak gördükleri yolun aslında tüm hayatsal
riskleri yok etmek için olduğunu göstermek.
Kendinizi karşınızdaki arkadaşınızın,
babanızın, kuzeninizin yerine koyun ve dürüst olun; size ilk anlatıldığında ne
hissetmiştiniz düşünün. Gerçekten şu an anladığınız kadar iyi anlamış mıydınız?
Unutmayın ;
Bu işe sadece işi anlamayan,
hayalleri olmayan ve kafası az çalışan insanlar hayır der. Ve bizim görevimiz
anlamayana anlatmak, hayalleri olmayana hayallerini hatırlatmak ve kafası az
çalışan insanların duygusal zekalarını geliştirmek. Biz işimizi yapalım, gerisi
onlara kalmış. Ve unutmayın:
Hayır demek sadece “şimdilik
hayır” demektir. Şimdilik hayır diyen insanların ileride ne diyeceğini sadece
Allah bilir ama şu an ekibimizde olan yüzlerce kişi önce hayır deyip daha sonra
“işi iyice anlayıp” evet cevabını vermiştir. O yüzden hayırlara takılmayın, her
hayırda bir hayır vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder